Çocukların İnatlaşmasıyla Nasıl Başedebiliriz?

Bütün iyi niyetimiz sabrımıza rağmen çocuklara bir şey yaptırmak bazen bizi çileden çıkarabilir. Kendimizi defalarca aynı şey için uyarıp, sonrada bağırırken buluveririz. Çocuk ve ergen psikiyatrisi olarak bana danışan anne babaların en sık yakınmalarından birinin çocuklarıyla inatlaşmadan bağırıp çağırmadan istediklerini nasıl yaptırabileceklerini bilememeleri olduğunu gözlemledim. Bu nedenle bu ay ki yazımda size bu konuda bazı işinize yarayabileceğini düşündüğüm önerilerim olacak.

İsteklerinizi belirtirken açık ve net ifadeler kullanın

Anne babalar çoğu kez bir şeyi doğrudan söylemek yerine, çocuklara ne yapmalarını istediklerini belirten ipuçları kullanırlar. ‘’ keşke … yapsaydın ne iyi olurdu, ….. yapmanı gerçekten çok isterdim ‘’ gibi ifadeler çocuklar için açık net ve kesin ifadeler değildir, yapmasan da olur anlamına gelebilir. Anne babalar taleplerini açık net ve kesin olarak ifade etmelidir. ‘Kitaplarını toplasan ne iyi olurdu’ yerine, ‘kitaplarını çantana yerleştir’ daha net bir ifadededir

Bazen çocuklar aynı sözcükleri farklı yorumlayabilir. Örn ‘’odanı topla ‘’ çocuk için ‘’her şeyi dolabının içine tık’’ anlamına gelebilir. Çocuk odasındaki bütün eşyaları dolabına tıkar. Açık bir ifadeyle ‘’kitaplarını kitaplığa, elbiselerini dolaba ve oyuncaklarını kutusuna koy’’ daha net ve yanlış yorumlamasına fırsat vermeyen bir ifadedir.

Olumlu cümlelerle, sorumluluklarını yerine getirdikten sonra belli ayrıcalıkları yapabileceğini söyleyin

Olumsuz cümleler Ör. ‘ödevini yapmadan televizyon izleyemezsin, odanı toplamdan dışarı çıkamazsın’’ yerine ‘’Ödevini bitirdikten sonra tv izleyebilirsin’’, ‘’Odanı topladıktan sonra dışarı çıkabilirsin’’ gibi olumlu cümleler kurmak işbirliğini artırır.

Defalarca aynı şeyi söylediğiniz halde çocuğunuz sanki sizi duymuyor mu?

Söylenmek, sürekli ders vermek, uzun tartışmalar yapmak, uzun açıklamalarda bulunmak ‘’ebeveyn sağırlığına’’ neden olur. Anne baba söylenmeye başladığı anda, işitme duygusunu kapatıp dinler gibi görünür, söylenmenizin bitmesini bekler. Çocuklar sizin söylediğinizi onaylar gibi görünür ‘tamam’ der ancak sizin yapmasını istemediğiniz davranışı yapmaya devam eder.

Örn: ‘‘Yine tv mu seyrediyorsun, dersinin başında değilsin, ne zaman sorumluluklarını öğreneceksin, hep benim hatırlatmama mı gerekiyor, ödevini yapmadan tv izlemek yok demiştim, çabuk tv kapak ödevinin başına geç …..’’gibi uzun cümleler yerine kısa net ‘’önce ödev, sonra tv seyret’’ demek daha doğru olur.

Suçlamalardan arındırılmış, kısa açık ve net ifadeler kullanın

Anne babalar bir konuyu onaylamadıklarında açık ve net ifadeler yerine imada bulunarak, yorum yaparak, alay ederek dolaylı yollarla anlatırlar. Böyle ifadeler kavgaya davetiye çıkarır ancak isteklerimizi yaptırmamızı sağlamaz. Örn. Bütün gün temizlik yapmışsınız yorulmuşsunuz 14 yaşındaki oğlunuz odasında sehpanın üzerini darmadağın bırakmış bilgisayarda oyun oynuyor. ‘böyle bir çocuğu hak etmek için ne yaptım, saatlerdir evi toplamaya çalışıyorum, ne kadar düşüncesizsiniz,……….’ Diye söylenip bir yandan da çocuğun odasını toplarsanız, çocuğun sizi anlamasını bekleyip odasını toplamaya başlayacağını umarsanız yanılır, yerinden bile kıpırdamadığını görür daha da öfkelenirsiniz. Sürekli söylenen annelere karşı çocuklarda sağırlık gelişir, ‘’annem yine dırdıra başladı, nasıl olsa söylense de annem sonunda toplar’’ diye düşünür, sizi dinlemez. Bunun yerine kısa ve net ifade ile ‘’ beni 1 dk dinlemen gerekiyor, oyunun bitince odanı toplamadan çıkma ‘‘ demek daha doğrudur.

Çocuğa cevabını veremeyeceği sorular sormayın?

  • Bunu sana kaç kez söylemen gerekiyor?
  • Neyin var senin, neden yaramazlık yapıyorsun?
  • Kardeşini neden ağlatıyorsun?

Çocuğun cevabını bilmediği, aslında bizim de cevap vermesini beklemediğimiz sorulardır. Çocuğun yaptığı yanlışı durdurmadığı gibi öfkesini ve inatlaşmasını artırır, yaptığı yanlışı düşünmesini engeller.

Sevecen bir tavırla sakin bir şekilde yöneltilen yardımcı olacak sorular sorun?

Çoğu anne baba sorunları konuşamadıklarını, olayın hemen tartışmaya kavgaya döndüğünden yakınır. Çocuğa tehditkar olmayan sorular sorar, verdiği cevapları sakin bir şekilde dinler, kendimiz nasihatte bulunmadan onu kendi çözümlerini bulmaya yönlendirebiliriz.

  • Bu durumdan sen memnun musun?
  • Bu sorunu farklı şekilde nasıl çözebilirdin?

Sana böyle yapılsaydı ne hissederdin, ne yapardın, ne yapılsın isterdin? gibi yönlendirici sorular sorarak, çocuğun davranışlarını düşünmesini karşısındakini anlamasını ve çözüm için işbirliğine girmesini sağlayabilirsiniz.

5-3-1 Haydi gidiyoruz yöntemi

Park, doğum günü, aktivite merkezi, sokakta oynamak gibi eğlenceli bir aktiviteyi sonlandırıp çocukları eve götürmenin ne kadar zor olduğunu hepimiz biliriz. Peki, bunu nasıl başaracağız?

Bir çocuk bir arkadaşı oyunun en güzel yerindeyken, babası gelip ‘’haydi gidiyoruz’’ derse buna uyum göstermesi çok zordur. Kendinizi sizin için önemli heyecanlı bir işin ortasında hayal edin (çocuk için oyun, en önemli ve bitirilmesi gereken bir iştir)tam işin ortasındayken eşiniz ‘yemek hazır’ diye seslendi. İşinizi pat diye bırakıp mutfağa koşar mısınız? ‘bir dakika ‘ diye seslenip işinizin bir kısmını toparlamaya ve bitirmeye çalışır mısınız? Çocukların bir aktiviteyi bitirmelerine yardımcı olmak için fiziksel olarak değişmelerini beklemeden önce zihinsel olarak bu değişikliğe hazırlanmalarını sağlayacak bir zaman tanımalıyız. Örn: parkta oynarken gitme hazırlığı için parmağımızla da göstererek ‘5 dakika sonra gidiyoruz’ birkaç dk sonra ‘3 dk sonra gidiyoruz’ biraz sonra da ‘1dakika sonra gidiyoruz’ deyip, hemen ardından bir kere daha kaydırak mı, salıncak mı istersin? Diye seçenek sunarsak. Kaydırağın ardından ‘gitme zamanı’ deyip, hemen ardından koşalım mı, hoplayarak mı gidelim? Deyip, seçenek sunarsak çocuğun hoplaya zıplaya evin yolunu tuttuğunu görebiliriz.

Bu yöntemi çocuğunuzu yemeğe, banyoya, yatmaya çağırdığınızda kullanabilirsiniz. Ancak ilk uygulamada başarılı olmayı beklemeyin. Çocuklar 3. 4. Uygulamadan sonra bu yeni yönteme alışacaklardır. İlk uygulamadan itibaren, ‘‘gitme zamanı’’ dediğiniz anda hemen gitmelisiniz, yoksa diğer uygulamalardan farkı kalmaz.

Seçenek sunmak

Ergenlik çağına kadar her dönemde işe yarayan bir yöntemdir. Çünkü çocuklar kendi seçtiklerini yapmayı çok sever. Çocuğa baskı altında olmadığı kontrolün kendisinde olduğu hissini verir. Seçenek sunmak bir yandan sizin çocuğa ulaşmanızı sağlarken, bir yandan da çocuğunuzun özgüvenini doğru kararlar alma yeteneğini geliştirmesini de sağlar. Çocuklar basit seçeneklerle başlar- süt mü, meyve suyu mu? Diye başlanıp yaş ilerledikçe daha büyük seçenekler için pratik yapılmış olur. Örn: Uykuya gitmekte zorlanan pijamalarını giymek istemeyen bir çocuğa, pijamalarını giyelim mi? Diye sormadan, ‘kuşlu pijamanı mı, ayılı pijamanı mı giymek istersin?’ diye sormak inatlaşmasını kırıp işbirliğini artırabilir.

Sunduğunuz seçeneklerin tümünün sizin de onayladığınız şekilde olmasına dikkat ediniz. Örn: ‘ya bezelyeleri ye ya da sofadan kalk’ dedikten sonra çocuk sofradan kalkarsa ‘yerine otur ve bezelyeleri ye ‘ diye bağırmamalıdır.

Yapılacak işle ilgili tek seçenek olduğu zamanlarda, en iyisi zamanı veya sırayı seçenek olarak sunmaktır. Örn ‘televizyonu 10 dk sonra kapat’ demek yerine, televizyonu 5 dk mı, yoksa 10 dk sonra mı kapatmak istersin? Diye sormak işbirliğini artırır. Ödevini yapması ve odasını toplamasını istediğimizde ‘önce ödevini mi yapmak istersin yoksa odanı mı toplamak istersin diye sorabiliriz?

Çocuğunuz seçeneklerden birini seçme konusunda isteksizse, ‘seçimini kendin yapacak mısın yoksa ben mi seçeyim? Diye sorabilirsiniz. Hala seçim yapmamakta direnirse ‘görüyorum ki benim seçim yapmamı istiyorsun’ deyip seçim yapabilirsiniz.

Eğer çocuğunuz sizin seçeneklerinizi kabul etmez ve kendi seçeneğini sunarsa, Örn yatma zamanı geldi ve çocuğunuza ‘önce pijamalarını mı giymek, dişlerini mi fırçalamak istersin’ sorusuna, o da ‘ben tv seyretmek istiyorum ‘ dedi. Yumuşakça ve gülümseyerek ‘ama o seçenekler arasında yoktu’ deyip ilk sorunuzu tekrarlayabilirsiniz.

Seçenek sunmak bir ebeveynden emir aldıkları zaman ortaya çıkan güç gösterisini ortadan kaldırır, çocuklar seçimlerini kendileri yaptıklarında onu daha büyük bir istekle yaparlar.

Çocuğunuzun mutlu olmasını istiyorsanız bazı isteklerine ‘hayır’ diyebilmeyi bilmeli ve uyması gereken kuralları öğretmeyiz!

Çocuğa sıcak ve güvenli ortam sunmak; paylaşmak, başkalarına saygı göstermek gibi yaşamın çeşitli kurallarını öğretmek ve sağlıklı özgüven gelişimi için yardımcı olmak, anne babaların en önemli sorumlulukları arasındadır. Çocuğunuzun çeşitli kuralları öğrenmesinde doğru şeyleri yapmaya teşvik etmek kadar bazı şeyleri yapmasına engel olmakta önemlidir. Gelecek ay yazımda bu konuya değineceğim. Sağlıklı ve mutlu günler dileğiyle.

Dr Deniz Tirit Karaca

Çocuk ve Ergen Psikiyatristi

Psikoterapist

Bunlar da İlginizi Çekebilir